Vampir Makamı

Düz bir çizgi üzerinde geçirdim mevsimleri
ileri geri ileri geri
Kaşlarım yoktu kocam çizdi
Oysa herkes bir gün patlayıp saçıldığı yerden çok uzağa düşerdi.
Ne dese beğenirsin, gülünç:
Ben yarattım seni
Ben yarattım,
Laf işte.

Vampir Makamı

Geceleyin karanlığın içinde patlayan narları toplardı karım, kaşları yoktu, ben çizdim, gülümserdi, hızlı hızlı uyurduk, hızlı hızlı sevişirdik (oysa her şey geç kalmaktır) Kilisenin bahçesinde patlayıp saçılan ne varsa toplarken kayboldu. Kaşlarını da aldı gitti. Ben çizmiştim aslında. Belki bir nar ağacıdır şimdi. Belki değil.

Vampir Makamı

Şehri bir vampirle geziyorum günlerdir/Herkes başka yerdeyken iniyor omzumdan, pencereden izliyoruz/Şurda günyensi çiçekleri var/Güzel vampir, küçük vampir tekrar tüne bana, geliyorlar, kanı görmesin kimse/diyorum/uyanır uyanmaz/Çok geç/Ama çok geç
Yazsonu, mesela narlar çıkınca anımsardı Çiftkalpli unuttuğunu /Yağmurülkesi'nde her balık dostunu mutlaka kaybetmiştir çünkü bir gün biri/ Budalalık ettim der, pencerenin arkasından utana utana, /bırakırdı suya kalbini.

Cırcır Makamı

Belki her şeyin başlıkla ilişkisi vardı. Şapkacı üç kez tünerdi şapkasına,
                           çıkınca çiçeklerle
                           gözlerinde,
                           derdi: bul beni ey yaz,
                                     hep başlayamam böyle

Ağustos Makamı

Perdenin arkasında keserdi kalbini
            hayatın hızının
            çok altında
            bir ata biner gibi
            azıcık bir ses
            bırakırdı, yaz.

Aşağıdaki sesler, birde şu, bu

Kadının biri bugün çok ağladı. İnsanı güldürecek kadar çok ağladı. Korkmamayı öğrenmek için diye başlayıp süren bir şiirini düşündüm Bachman'ın. Sonra sesin geldiği yerden yükselen tuhaf ağacı gördüm. İçinde bir boşluk oluşur bazen; her şeyi, ağlamayı unutturan o oyuk. Meğer pek derin değilmiş. İçine üç tane kuş, bir kirpi, yarım meşe ağacı, bir şemsiye sığdırdım.
                   Oysa her şey tekrardır.
                   Bir şemsiyeyle bir oyunun tekrarı.